Kamuoyunun gündeminde ekonomi yükseliyor

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

“Türkiye içeride 2019’da yapılması planlanan seçimlere, dışarıda ise Suriye’nin kuzeybatısındaki Afrin’de başlatılan sınır ötesi operasyona kitlenmişken, kamuoyunun ülkede yaşanan gelişmelere dair tutumunu tespit etmeye odaklanan anketler, siyasetin toplumsal izdüşümünü görebilmek ve siyasi partilerin halkın beklentilerine cevap veren politikalar geliştirmeleri açısından yol gösterici araştırmalardır.

Bu tür çeşitli araştırmalar gerçekleştiren kurumlardan biri de Kadir Has Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Merkezi. Merkez tarafından 2011’den bu yana düzenli olarak yapılan ve bu yıl da 11 Aralık 2017-7 Ocak 2018 tarihleri arasında 26 ilde 1000 kişiyle yüz yüze görüşme yöntemiyle gerçekleştirilen “Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması”, ekonomiden siyasete, toplumsal ilişkilerden dış politikaya Türkiye gündemini meşgul eden konularda kamuoyunun tercihlerinin tespitinde bize ışık tutuyor.

Siyasetin gündemi sürekli değişse de, kamuoyunun temel kaygılarının yıllar içerisinde fazlaca değişmediğini ve aş-iş-geçim üçgeninin vatandaşın sorun listesinde hep en üst sıralarda olduğunu görüyoruz. Öte yandan, Türkiye’nin son iki yıldır içerisinden geçmekte olduğu olağanüstü terör muhatabı olma hali de anketlerde gözüküyor. Bu kapsamda, son iki yıldır genel olarak terör ve özelde de Fettulahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadele Türkiye’nin en önemli gündem konuları arasında başı çekse de, genel olarak terör konusunda bu yıl yüzde 35’ten yüzde 29’a, FETÖ ile mücadelede ise yüzde 25,2’den yüzde 18,1’e gerileme olduğunu görüyoruz. Buna karşılık, daha görünür hale gelen işsizlik (yüzde 17) ve hayat pahalılığının (yüzde 13,2) yanı sıra, Türk Lirası’nın değer kaybetmesi ve gıda fiyatlarındaki artış gibi diğer ekonomik sorunlar da birlikte düşünüldüğünde, 2017 yılında halkın gündeminde ekonominin yeniden öne çıktığını söyleyebiliriz.

Halkın ekonomik konulardaki hassasiyetinin artmasına paralel olarak, ilginç bir şekilde bu konuda hükümetin icraatlarının başarılı bulunma seviyesinin de yüzde 38,7’den yüzde 48,7’ye yükseldiği görülüyor. Bu yükselişin ardındaki temel neden ise halkın başarı değerlendirmelerini genel olarak parti desteği kapsamında yapması. Buna göre, AK Parti ve MHP seçmeni hükümetin ekonomi politikalarını daha başarılı bulurken, başarılı bulma oranının en düşük olduğu parti tabanlarının CHP ve HDP olması da şaşırtıcı değil. Halkın parti bağlantısından sıyrılıp, bu konudaki esas görüşünü yansıttığı soru ise, son bir yılda ekonomide yaşanan gelişmelerden nasıl etkilendikleri sorusu. Burada kötü yönde etkilendiğini belirtenlerin oranı yüzde 48,8 ulaşmış gözüküyor.

Ekonomik göstergelerde durum böyleyken, sosyal ve siyasal alanda dikkat çeken konuların başında Türkiye’deki siyasi kutuplaşma ve siyaseten muhafazakarlaşmanın artmaya devam etmesi geliyor. Araştırmaya katılanların yüzde 47,4’lük kısmı (2016’ya göre yüzde 2,7’lik bir artışla) kendini siyasi açıdan dindar ve muhafazakar olarak tanımlarken, bunu yüzde 19,2’lik oranla milliyetçi ve yüzde 15,5’le Cumhuriyetçi/Kemalist tanımı takip ediyor. Uzun yıllara yayılan siyasi muhafazakarlaşma eğiliminin etkisini ise, ülkedeki mevcut siyasal kutuplaşmanın yüzde 52’lik bir oranla laiklik-dindarlık ekseninde geliştiği anlayışında ve vatandaşların sosyal, etnik ve dinsel açıdan kendilerinden farklı olanlarla bir arada yaşamayı tercih etmemelerinde net bir şekilde görüyoruz.

Seçmen henüz ittifaklar konusunda karar veremedi

Türkiye’de siyasetin nabzı 2019’daki seçimlere ve ittifak tartışmalarına kitlenmişken, seçmenin henüz ittifaklar konusunda karar vermemiş olduğunu bu anketten görmek mümkün. Nitekim partiler arası seçim ittifakına sıcak bakan kesim yüzde 30,8’luk bir orana sahipken, hayır diyenler yüzde 37,6 ve fikri olmayanlar ise yüzde 31.6’lık bir orana sahip. Muhtemel bir ittifak durumunda ise AKP-MHP ittifakı yüzde 46’lık oranla başarı şansı en yüksek ihtimal olarak değerlendiriliyor. Öte yandan, Türkiye’de siyasi boşluk olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 43,2 iken, bu boşluğu Meral Akşener liderliğinde kurulan İYİ Parti’nin doldurabileceği anlayışını daha çok CHP ve MHP seçmeni paylaşıyor. AK Parti seçmeni ise zaten Türkiye siyasetinde herhangi bir boşluk olduğunu düşünmüyor.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar