Avrupa ile yaşanan son gerginlik turizmi çok fena vurdu
2016 turizmde en kötü yıllardan biri olarak kayıtlara geçti. Daha önce de kötü dönemlerimiz olmuştu; birinci körfez savaşı gibi, Apo'nun yakalandığı dönem gibi, 2001 krizi gibi... Bu dönemlerde de turizmde sıkıntılar yaşamıştık. Ama doğrusu 2016'daki sıkıntı, geçmişteki tüm sıkıntılı dönemleri mumla aratmıştı.
Yoksa şimdi en kötünün yaşandığı 2016'yı bile mumla arar durumda mıyız...
Turizmde olan biteni yakından takip eden Turizm Gazetesi Editörü değerli meslektaşım Fehmi Köfteoğlu ile konuştum. Fehmi, Avrupa'nın belli başlı turizm fuarları olan Londra, Hollanda, Madrid, Berlin ve Moskova fuarlarını izleyen ve turizmin nabzını en iyi tutan bir gazetecilerden. Fehmi ne yazık ki kara bir tablo çizdi...
"Çok kötü bir sürece girildi"
"2016'yı arar durumda mıyız" sorusuna "Evet" yanıtını veriyor Köfteoğlu:
"Daha önce yaşanan krizlerin hiçbirisi 2016'daki kadar kötü değildi. Oysa şimdi, 2017'de, en ağır krizin yaşandığı 2016'dan daha kötü bir sürece girildi."
En iyisi sözü Fehmi'ye bırakmak:
Kriz yaşanan yıllarda da, turizmin çok iyi gittiği yıllarda da o yılki gidişatın seyri fuarlarda belli olur. Bu yalnızca Türkiye için değil, Türkiye benzeri ülkeler için de geçerli. Avrupa'da beş önemli fuar var. Bu fuarlar bittiğinde turizm için yüzde 80-85 doğru çıkan tahmin yapılabilir.
Ama şimdi bu fuarlar bittiği halde Türkiye için doğru dürüst tahmin yapılamıyor. Her şey 16 Nisan'a endekslenmiş çünkü. Öngörüde bulunulamıyor.
"Erken rezervasyonları kaçırdık"
Nisan ayı ortasının erken rezervasyonlar için çok geç olduğunun altını çiziyor Fehmi ve şöyle devam ediyor.
"Türkiye en çok turisti Avrupa'dan çekiyor. Avrupalı turist de erken rezervasyon yaptırır. İngilizler genellikle bir önceki yılın kasım- aralık aylarında, Hollanda ve Avusturyalılar aralıkta, Almanlar ise ocak-şubat aylarında rezervasyonlarını tamamlamış olur.
Son dakika denilen satışlar da vardır ama bunlar çok önemli değildir. Toplam turizm hacmi içinde çok şey ifade etmezler.
Türkiye bu yıl erken rezervasyonu kaçırdı. Hatta tam tersine daha önce kasımda yapılan rezervasyonlar iptal ediliyor.
Kimileri iyimser yaklaşarak son dakika satışlarıyla durumu düzeltebileceğimizi düşünüyorlar. Ama son dakika satışlarına müşteri kalmadı ki... Herkes Türkiye'nin bu durumundan yararlandı. Bulgaristan da dahil olmak üzere Yunanistan, İspanya gibi ülkeler atağa geçti ve Türkiye'den kopan müşteriyi aldı. Doğru, önceki yıllarda son dakikayı bekleyen bir grup oluyordu. Ama o kitleyi toplamak için rakip ülkeler çok ciddi ataklara giriştiler ve bundan da sonuç aldılar. Yani bize son dakika müşterisi bile kalmadı."
Neden böyle olduk?
2016'yı bile arar duruma geldik. Peki ama neden? Ne yapıyoruz da ya da ne yapmıyoruz da turizmde işler böylesine kötü gidiyor?
2016'da işlerin neden sarpa sardığını biliyoruz. En başta terör kaygısı turizmde fişin çekilmesine yol açmıştı. O kaygının yok olduğunu söylemek çok zor. Kaldı ki artık Türkiye sınır ötesinde harekat yapmakta olan bir ülke. Antalya'nın, Bodrum ya da Marmaris'in plajıyla bir ilgisi yoksa da bu harekatın, yine de kaygı veriyor işte ister istemez.
Ama ya son dönemde yaşananlar... Hollanda ile başlayıp Almanya ve Avusturya'ya sıçrayan gerginlik... Bu ülkelere yönelttiğimiz suçlamalar...
Hükümetler arasında böylesine gerginlik varken, bir Almanın, bir Hollandalının Türkiye'ye gelmesini beklemek aşırı iyimserlik olmaz mı...
Avrupalı Türkiye'yi güvenilir bir ülke olarak görmüyordu, şimdi buna bir de hükümetler arası söz düellosu eklendi.
Turizmdeki bu olumsuz gidişin işletmelere, istihdama, Türkiye'nin döviz kazancına olan etkisi ise apayrı konular...
Rusya umut olabilir mi?
Avrupa'dan bu yıl çok daha az turist gelecek. Bu açık. Kayıp şimdilik yüzde 40-45 olarak tahmin ediliyor. Siyasetteki gerginliğin dozu arttıkça bu oran da artacağa benziyor.
Peki bu süreçte Rusya umut olabilir, Avrupa'dan kaynaklanan açığı kapatabilir mi?
Mümkün görünmüyor. Rusya'dan geçen yıl yaklaşık 900 bin turist geldi. Bu yılın ilk iki ayında yüzde 170 gibi bir artış var. Bu oranın tüm yıla yayılacağı varsayılsa bile Rusya'dan gelenlerin sayısı 2.5 milyonu ancak bulacak. Varsayalım ki artış daha da fazla olacak ve 3 milyon turist gelecek.
Yani geçen yıla göre 2 milyon kadar bir artış... Oysa biz Avrupa'dan şimdiden 5 milyonluk kayba uğramış durumdayız.
Kaldı ki bu turist sayısı bazında bir kayıp. Kişi başına harcama dikkate alınarak yapılacak bir hesaplama kaybın çok daha fazla olduğunu ortaya koyuyor.
Fehmi Köfteoğlu bir konuya daha dikkat çekiyor:
"Rusya ile ilişkiler tam anlamıyla normale döndü denilebilir mi? Çok olumlu gelişmeler var, ama soru işaretleri de var. Rusya domates başta olmak üzere birçok ürünün ithalatına izin vermiyor. Türklere uyguladığı vizeyi kaldırmıyor. Rusların Türkiye'ye seyahatine bir takım kısıtlamalar getiriyor. Bütün bunlar, olumlu yanların yanında soru işaretlerini de artıran bir şeydir. Bu soru işaretleri hele hele Rusya gibi bir ülke söz konusuysa her an her türlü sürprize neden olabilir."