İki eski yazımı hatırlama

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Bir işadamı dostumla geçenlerde konuşurken, “Bazı konularda siz yazılar yazıyorsunuz. Bizler okuyoruz. Sonra zaman içinde unutulup gidiyor” dedi. Dostumun bu sözleri iki eski yazımı hatırlamama neden oldu.

Bunlardan biri on yıl kadar önce ilk kez kaleme aldığım sonra iki-üç kez tekrarladığım “dünya ekonomisinde Çin-Hindistan’ın gücü artarken iş dünyamıza düşen görev” konusundaydı.

O ülkeleri daha yakından tanıyan gençler ve ülkemizi daha yakından tanıyan gençlerin yetişmesi için, işadamlarımıza Çinli ve Hintli öğrencilere ülkemizde lisans ve yüksek lisans eğitimi için burs vermelerini öneriyordum. Aynı şekilde bizim üniversite ve doktora öğrencilerimize Çin ve Hindistan’da eğitim için burs vermeleri önerisinde bulunuyordum. Böylece bizi tanıyan yarının yöneticileri Çinli ve Hintli gençlerle, o ülkeleri tanıyan dillerini bilen Türk gençlerinin ülkelerimiz arasındaki ilişkileri “doğru yönde” geliştireceğine inancımı belirtiyordum.

Böyle düşünmeme Turgut Özal’ın Sovyetler Birliği dağılırken Türkiye’ye üniversite öğrenimi için getirdiği Özbek, Kazak, Kırgız, Azeri gençlerle ilgili bilgim ve gözlemlerim neden olmuştu. Radyo televizyon bölümünde 1990’lı yıllarda ders veriyordum. O zaman sınıfımda derse giren iki Özbek öğrenciyi tanımış olmamın da bu önerimde etkisi vardı.

Zaman içerisinde Çin’de 4 öğrenci okutan bir işadamı dostumdan başka, bu konuda bana bilgi veren bir dostum olmadı. Ülkemizdeki bazı özel  üniversitelerde de Çince bölümleri, Çince dil eğitimleri başlatıldığına tanık oldum. Ama benim önerilerimde yer alan sayıları 1000’lere ulaşacak öğrencilerin desteklenmesi seferberliği ile ilgili ülkelerde ne kamunun ne de iş dünyasının burslarla katkıda bulunmasına tanık oldum.

Son dönemde bölge ülkelerinde yaşanan sorunları algılamakta zorlandığımızı gördükçe, benzeri öğrenci burslarının iş dünyasınca çevre ülkeler için de geliştirilmesinin önemli ve gerekli olduğunu düşünüyorum. Ermenistan, Gürcistan, Irak , Suriye, Yunanistan ve Bulgaristan ile  böyle bir üniversiteli değiş tokuşuna ülkelerin birbirini tanımaları ve yarının yöneticisi gençlerin yetiştirilmesine katkı için de ihtiyacımız var. Bu özel sektör kadar, devletimizin milli eğitim politikası içinde de yer alabilecek bir öneridir.

Hatırladığım ikinci yazım; 2008-9 döneminde sık sık tekrarladığım “Kayan Gündem” yazılarımdı. O yazılarda, gündemin ilk sırasına oturan bir konuyu öğrenip, değerlendirmeden siyasilerin ortaya attıkları  yeni bir konuyla o konuyu gerilere ittiğini, bunun birbiri ardına yapılmasıyla “kayan gündem”in ortaya çıktığını belirtiyordum. Bunun yarattığı olumsuzluğun altını çiziyordum. Bugünlerde de benzer bir durumu, gündemdeki konuların yeterince irdelenmeden sıklıkla gündemden düştüğüne tanık oluyorum. Bugünlerde de “kayan gündem” sorununu yaşıyoruz.

İşadamı dostumun yazının girişindeki sohbette belirttiği düşünceleri üzerine bu eski yazılarımı hatırlayarak  sizlerle paylaşmak istedim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar