Çin ekonomik savaşta ABD’yi eziyor
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’in çoğu kez finansal ve ekonomik nüfuzunu kullanarak dünya sahnesinde istediğini elde ettiği belirtiliyor.
Aydın ŞAHİNALP
DIŞ HABERLER - Konu ekonomik savaşlara gelince Çin ABD karşısında deyim yerindeyse hep 1-0 önde başlıyor. Dış politika uzmanları iki numaralı ekonomi Çin’in müteaddit kere sahip olduğu ekonomik gücü bir silah gibi kullanıp uluslararası ilişkilerde istediğini elde ettiğini belirtiyor.
Norveç Nobel Komitesi 2010 yılında Çinli muhalif Liu Xiaobo’ya Nobel Barış Ödülü’nü vermesinin hemen ardından Pekin harekete geçti. Ve Norveç’ten somon balığı ithalatını çok aza düşürdü. Ardından bu ülke ile yürütülen ticari görüşmeleri askıya aldı. Filipinler ile Güney Çin Denizi’nde tartışmalı topraklar üzerindeki tansiyon yükselince Çin, bu ülkeden gelen muzları limanlarda çürümeye bıraktı.
"En az Çin gibi taktikler kullanmalı”
Pekin yönetimi yıllarca Tayvan’ın bağımsızlığını tanıyan ülkelerle ticari ilişkileri keseceğini ya da misillemede bulunacağını belirtiyor. Dünyada 22 ülke Tayvan’ı Çin Halk Cumhuriyeti’nin bir parçası olarak görüyor. Bu başlıklar ulsalararası ilişkiler uzmanı Robert Blackwill ve Jennifer Harris’in kaleme aldığı “War by Other Means”adlı kitapta geçen konulardan sadece birkaçını teşkil ediyor.
Blackwill ve Harris’in kitapta savunduğu tez çok açık ve net. İkili ABD’nin en az Çin gibi taktikler kullanması gerektiğini savunurken, halihazırda Washington’ın Pekin karşısında ezildiğini belirtiyor.
Kitapta geçen, “Amerika Birleşik Devletleri, dünyanın en güçlü ekonomisi olmasına rağmen çantasındaki uluslararası ilişkiler seçeneğini bırakıp sıklıkla silaha sarılıyor” cümlesi uluslararası ilşikilerde Çin ve ABD arasındaki farkı ortaya koyması açısından çok önemli. Çin istediğini elde etmek için sadece cezalandırıcı uygulamaları devreye sokmuyor. Pekin Washington’ın arasının iyi olmadığı Venezuela gibi ülkelere de finansal yardım ya da krediler veriyor. Çin ayrıca ülkelerle politik ilişkilerini güçlendirmek ve nüfuzunu artırmak adına yatırım için muazzam büyüklükte servet fonu oluşturdu. Çinliler ‘stadyum diplomasisi’ yürütüyor. Çin çoğunluğu Afrika’da olmak üzere birçok ülkede futbol stadyumu inşaatı için finans sağlıyor.
ABD ekonomik gücünü daha çok kullanmalı
Eskiden Amerika ekonomik gücünü uluslarararası ilişkilerde kullanmakta mahirdi. ABD eski Başkanı Thomas Jeff erson 1803’te Fransa’dan Louisiana’yı alarak ülkenin sahip olduğu toprak büyüklüğünü bir anda ikiye katladı. Jeff erson Louisiana’yı almak için Paris’e orduyla değil elinde çek defteriyle gitti. Ve 15 milyon dolara Louisiana’yı Fransa’dan satın aldı.
Tarihte benzer bir örnek 1860’lı yıllarda yaşandı. Abraham Lincoln Amerikan Sivil Savaşı’nda Britanya’yı taraf tutması halinde ABD’deki yatırımlarını kaybetmekle tehdit etti. ABD’nin 34’üncü Başkanı Dwight Eisenhower da Britanya’nın 1956’da Süveyş Kanalı’nı işgal etmesi üzerine ABD olarak poundu çökerteceği tehditini savurmuştu. Blackwill ve Harris, “Jeo-ekonomi askeri çatışmalardan daha kolay ve ucuzdur”diye yazıyor. İşte bu nedenle Çin ve Rusya ve diğerleri Jeo-ekonomik güçlerini ABD’den fazla kullanıyor.
Elbette ülkeler yürüttükleri askeri operasyonlar ve ekonomik savaşlarda daima istedikleri sonuçları elde edemiyor. Çin Latin Amerika’da bunu çok yakından tecrübe ediyor. Brezilya’daki siyasi ve ekonomik skandallar nedeniyle Güney Amerika sahilini baştan başa geçecek trenyolu projesi geri tepti. Çin’in Venezuela’ya pompaladığı para ekonomik felakete merhem olamadı. Ancak tüm bu olumsuzlukların içerisinde Çin, para yardımı için kapısı çalınacak ülke olma yolunda hızla ilerliyor. Bu durum uluslararası arenada Pekin’in elini güçlendiriyor.
2010’da “Foreign Aff airs” dergisine mülakat veren Council on Foreign Relations Başkanı Leslie Gelb” Ülkeler Çin’in askeri gücünden korkmuyor. Onlar, Çin’in ticaret ve yatırımlarını durdurmasından çekiniyor” diye konuşmuştu.
En fazla ABD borcunu Çin elinde tutuyor
ABD Hazine Bakanlığı’nın Şubat 2016’da hazırladığı rapordaki verilere göre ABD’nin toplam borcu 19 trilyon dolar. Çin, ABD’nin sahip olduğu devasa borcun en büyük sahiplerinden biri. Toplam borcun 12.9 trilyon dolarlık bölümü ABD’lilerin sahipliğinde. 5,3 trilyon dolarlık parça sosyal güvenlik gibi hükümet güven, emeklilik fonlarında,2.5 trilyonluk kısım ABD Merkez Banaksı Fed tarafından tutuluyor. ABD dışında dev borcun en büyük sahibi Çin.Pekin yönetimi ABD’nin borcunun 1.3 trilyon dolarlık kısmını elinde bulunduruyor. Çin’i 1.13 trilyon dolarla Japonya izliyor. 3.8 trilyon dolar ise diğer ülkeler arasında bölünmüş durumda.