Bank Asya’da yönetime el koymaya “sahibi aslisi” konuşmazsa...

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Bank Asya yönetimine BDDK tarafından el konulup Bankacılık Yasası'nın 18. maddesine dayanarak yönetimine yeni atamalar yapılması, bu banka ile ilgili Cumhurbaşkanı'nın önceki açıklamalarını hatırlayanlarca “siyasal gerekçeli” bir karar değerlendirmesi olarak nitelendi. 

Kararın açıklandığı gün G-20 toplantısında olan Ali Babacan’a soru yöneltmek isteyen gazeteciler, “Bu konuda soru almak istemediği” yanıtını bakanın yakın çevresinden öğrendiler. Toplantı sonrası da Babacan, salondan ayrılınca kendisine bu konuda soru sorulamadı... 

Konunun Bakan olarak “Sahibi aslisi” olan Babacan’ın konuşmamasına karşın Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Piyasa kurallarının sonucudur", AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay da “Siyaseten olsaydı çok daha önceden el konurdu” açıklamalarını yaptılar. Ancak, bu açıklamalarla piyasadaki “siyasal el koyma” tartışmalarının sürmesine engel olamadılar. 

Türkiye’de bankalara el koyma olaylarıyla 1994-1999 ve 2001 kriz dönemlerinde karşlaştık. 24 bankaya el konulan bu üç kriz döneminde, el koymaların hepsi, o bankaların mali yapılarının bozulması, usulüne uygun kredi kullandırmamalarından doğan ağır problemlere dayalı oluyordu. Bank Asya’ya el konulması ise 18. maddedeki ortakların usülüne uygun belgelerini vermemiş olmalarına dayandırıldı. Bu da Cumhurbaşkanı'nın haberlere yansıyan ve yalanlanmayan Bank Asya’ya dönük “Anahtarlarını masamda istiyorum” iddiası gibi spekülasyonlarla birleştirenlerce “siyasal bir karar” nitelemesine yol açtı. 

Konuyu nasıl değerlendirdiğini ve bundan sonra ne beklememiz gerektiğini sektörün önemli davalarını yürüten bir avukat dostuma sordum. Değerlendirmelerinin satır başları şöyle: 
• Bu karar, bundan önceki 24 banka ile ilgili karardan farklı bir uygulama. Onlardan ikisinde Tütünbank ve Denizbank’ta gerekçe mali durumun bozulmasıydı. Bunlarda ayrıca dava açılmadı. Diğer 22’sinde 'Sahipleri bankadan usülsüz kaynak kullandılar, hortumladılar' denip davalar da açıldı. Burada böyle bir iddia yok. Mal beyanları ve eksik belgelere dayalı karar alındı. 
• Şimdi yeni yönetim, banka içersinde inceleme yapacak. 67-68-69 ve 70. maddelere aykırılıklar bulursa, ilk kararda yer alan maddeyi değiştirip 71. maddeye göre el koyma uygulayabilir. Ya da yolsuzluğa rastlamaz, hissedarlardan eksik belgelerin tamamlanmasını ister ve tamamlanınca yönetimden çekilip yönetimi hissedarlara iade eder. 
• Ama söylendiği gibi bu bir cemaate karşı siyasal olaysa o zaman cemaate yakın kurumlara, örneğin Zaman gazetesine, Samanyolu televizyonuna verilen kredilere bakar, usülsüzlük bulmazsa, gerekli teminatlar alınmışsa da yeni yönetim, “Medyaya kredi alanından çekiliyoruz” diyerek, bu kredilerin hemen geri ödenmesini ister. Böylece o kuruluşların üzerine de gitmiş olur. O zaman “siyasal karar” söylemi daha bariz ortaya çıkar... 
• Tabii bankanın küçük olmasına karşın bir de bunun uluslararası yansıması olacaktır. Bankayla mevduat dışında ilişkisi olanlar haklarının korunmasını devletten isterler. Bu yönetime el koymayı bahane eden kreditörler ise kredi verirken “Türkiye riski arttı” deyip, sadece bu banka için değil sektör için kredilerin üstüne 1-2 puan koymak isteyebilirler. Bu da ülke açısından zarar doğurur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar