Avrupa'da çiftçi eylemleri...
Avrupalı çiftçiler hemen her gün sokakta. Fransa'da başlayan çiftçi eylemleri Bulgaristan, Belçika, Yunanistan ve daha birçok ülkeye yayıldı. Eylemler günlük yaşamı etkilediği gibi Avrupa Birliği ülkeleri arasında da zaman zaman gerginliğe ve sorunlara yol açıyor.
Özellikle Fransa'da çok güçlü sendika ve kooperatifler çatısı altında örgütlenen çiftçiler, ithalata karşı, hükümetin getirmek istediği vergilere ve son olarak tarım ürünleri fiyatlarının düşmesine karşı eylemler yapıyor.
Çiftçi eylemlerinin perde arkası ve Türkiye'ye muhtemel yansımalarını şöyle özetleyebiliriz:
1- Avrupa Birliği'nin 1950'li yıllardan bu yana uyguladığı Ortak Tarım Politikası'nın sağladığı avantajlardan yararlanan başta Fransa olmak üzere tarımı güçlü ülkeler, son yıllarda yapılan reformlar sonucu desteklerin azaltılması ile bazı avantajlarını yitirdi. Bu nedenle sürekli eylem yaparak seslerini duyurmak ve haklarını korumak istiyorlar.
2- AB'nin Rusya politikası karşılıklı ambargoyu gündeme getirdi. Rusya'nın bir yıldan daha uzun bir süredir AB ülkelerine yönelik uyguladığı "gıda ürünü almama" ambargosu ihracatı durdurdu. Önemli bir pazar olan Rusya'nın bu tutumu, Avrupa'da tarım ve gıda fiyatlarını düşürdü.
3- Rusya ambargosu tek neden değil ama genel olarak da dünyada ve Avrupa'da tarım ürünlerinin ve buna bağlı olarak gıda fiyatları düşüyor. Oysa maliyetlerde aynı oranda düşüş yok. Fiyatlardaki düşüş nedeniyle çiftçiler zarara uğruyor. Bu zararın desteklerle veya ek bütçelerle karşılanması gerekirken, destekler kısmi de olsa azaltılıyor. Bu da çiftçilerin isyan etmesine neden oluyor.
4- Ortak Tarım Politikası gereği üye ülkelerin uyması gereken birçok kural var. Ancak ülkelerin kendi uygulamaları da var. Bazı ülkelerde özellikle Fransa'da çiftçilerin ödedikleri vergiler daha yüksek. Daha düşük vergi ödeyenler rekabette avantajlı konuma geliyor. Nitekim, Fransa'daki son eylemlerde en çok dile getirilen konulardan birisi bu oldu. Euronews'in haberine göre Genç Çiftçiler Sendikası Genel Sekreteri Guillaume Darrouy eylemlerinin nedenini, İspanya ve diğer komşu ülkelerle Fransa arasındaki kuralların aynı olmamasına bağladı. Darrouy, diğer ülkelerde üretim maliyetlerinin ağır vergilerin ödendiği Fransa’ya nazaran daha düşük olduğunu belirtti.
5- Çiftçi eylemleri kendi hükümetlerinin dışında, başka ülkeleri hedef almaya başladı. Fransız çiftçiler sadece Fransa Hükümeti'ni hedef alarak eylem yapmıyor. Aynı zamanda İspanya'dan, Almanya'dan gelen ve tarım ürünleri taşıyan TIR'ları ülkelerine sokmayarak o ülkeleri de hedef alıyor. Bu, ülkeler arasında da gerginliğe neden olabilir.
Yapılan son eylemlerde ithalat yapan firmalar da hedef alındı.
6- Eylemleri gerçekleştiren çiftçilerin büyük bölümü yaş sebze ve meyve üreticisi veya et ve süt üreticileri. Bu iki alanda daha yoğun rekabet var. Ayrıca fiyat düşüşü bu ürünlerde daha çok yaşanıyor. Belçikalı çiftçiler süt fiyatının ortalama 30 euro sent olduğunu, bu fiyatın maliyetleri kurtarmadığını ve en az 40 sent olması gerektiğini savunuyor.
7- Çiftçiler daha korumacı politikalar istiyor.Yerli üretimin daha çok desteklenmesini, ithalatın sınırlanmasını, hatta yapılmamasını, ödedikleri vergilerin azaltılmasını talep ediyor. Bütün bu talepler aslında Ortak Tarım Politikası'nın ruhuna, serbest piyasa ekonomisi kurallarına, daha doğrusu Avrupa Birliği'nin tek pazar ilkelerine aykırı. Birlik üyesi ülkeler ulusal etiket sistemine geçmeye başladı..Belçika, yerli süt ürünlerinin tüketimini artırmak ve tüketicileri yerli ürünlere yönlendirmek için ulusal etiketleme sistemine geçen ülkelerden. Ancak, Belçika'da üretilen sütün sadece yüzde 1'i bu ülkede tüketiliyor. Genel olarak bakıldığında, AB'nin süt kotlarını kaldırması, üretim artarken tüketimin aynı oranda artmaması ve ihracatın artmaması ciddi sorunlar yaratıyor. Fransa Hükümeti, bir süre önce et tüketiminin azalması nedeniyle “yerli et tüketin” kampanyası başlattı. Çiftçiler bu kampanyayı destekliyor ancak yetersiz buluyor. Marketlere fiyat artışı için müdahale edilmesini istiyor.
8-Eylemlere karşı hükümetlerin tavrına bakıldığında Fransa, Belçika ve diğer ülkelerde hep bir diyalog arayışı var. Cumhurbaşkanından, Tarım Bakanına her yetkili çiftçi eylemlerini haklı buluyor ve önlem paketleri devreye sokuluyor. Çiftçilerin örgütlenmeden gelen gücü, hükümetler üzerinde baskı kuruyor. Hükümet yetkilileri hemen görüşmeyi ve ek paketler uygulamaya koymaya zorlanıyor. Yani biber gazı veya jop kullanılmıyor. Fransa'da acil önlem paketi kapsamında 500 milyon euroluk vergi indirimi olmak üzere 1.1 milyar euro destek sağlandı. Fransız Hükümeti, gıda işletmelerinden ve perakendecilerden çiftçiye ödedikleri fiyatlarda artırıma gitmesi için girişimlerde bulundu fakat bu konuda sonuç alamadı. Fransa'da Tarım Bakanlığı'nın açıklamasına göre çiftçilerin yüzde 10’u iflasın eşiğinde.
Özetlersek, dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Avrupa'da da çiftçiler zor durumda. Yeni tarım düzeni yüksek girdi maliyeti ile üretim yapan küçük çiftçilerin para kazanmasını engelliyor ve onları sistemin dışına itiyor. Örgütlü çiftçiler buna direnerek eylem yapıyor. Türkiye'de bu sorun çok daha ağır biçimde yaşanıyor. Ancak çiftçiler örgütlü olmadıkları için direnemiyor ve tarımdan çekiliyor. Avrupalı çiftçilerin eylemleri, talepleri Türkiye'yi de etkileyecek. Avrupa Birliği'ne yaş meyve ve sebze, gıda ürünleri ihraç eden Türkiye, bu ülkelerdeki "yerli ürün tüket" kampanyaları karşısında pazar kaybedebilir. İhracatın azalması yurtiçinde fiyatların düşmesine ve çiftçilerin üretim yapmasını güçleştirebilir. Türkiye'nin geleceği görerek buna uygun politika geliştirmesi gerekiyor.