2020 sonrasına ileri sarma-2
Geçen hafta, City University of New York profesörü Dr. Michio Kaku'nun geleceğin dünyasıyla ilgili anlattıklarından söz etmeye başlamıştık. Ancak yerimiz yetmediği için “her yerde ve hiçbir yerde olan internetin” hayatımızda neleri değiştireceği, iş yapma biçimimizde nasıl bir değişim yaracağı konularına girememiştik. Şimdi kaldığımız yerden devam edip Kaku'nun fütürist kimliğiyle anlattıklarından örnekler verelim.
Halihazırda “Google glass” örneğinde gördüğümüz internet gözlükleri sayesinde “Augmented reality” yani “Artırılmış/zenginleştirilmiş gerçeklik” uygulamaları hayatımızın bir parçası haline gelecek. “Gerçekliğin üzerine sınırsız sanal bilgi bindirilmesi” olarak tarif edebileceğimiz sanal gerçeklik uygulamaları yalnızca internet gözlükleriyle sınırlı kalmayacak. Bilgisayar o denli küçülecek ve esnek hale gelecek ki, gözlük takmak istemeyenler aynı olanağa dijital kontakt lenslerle erişecek. Peki, bu gözlükler ve lensler ne yapacak veya bunlarla ne yapılacak?
Her şeyden önce internet artık gözlüklerimizde ve lenslerimizde olacak. Örüntü tanıma teknolojisi sayesinde gözlüklerimiz yüzleri tanıyacak, tanıdığı yüzlerin kimlik bilgisini, Facebook veya Linkedin hesaplarından alıp gözümüzün önüne getirebilecek. Yurtdışında isek veya bir yabancıyla konuşuyorsak, dinliyorsak konuşma kendi dilimizde altyazı olarak gözümüzün önünden geçecek. Michio Kaku, ses çözümleme ve anında çeviri yazılımlarıyla Çince'den İngilizce'ye artık mükemmel çeviriler yapılabildiğini söylüyor. Kaku'nun öngörüleri yanında aynı teknolojinin kullanıcılara sesli olarak da ulaşacağını düşünüyorum. Yani tıpkı sesli simultane çeviri uygulamaları gibi bir takım artırılmış gerçeklik uygulamalarının sesli olarak kullanımı da yaygınlaşacaktır.
Gözlük ve lensler aynı zamanda dosya görüntülemek, dosya düzenlemek, ürün ve fiyat arama gibi işlerde de kullanılacak. Yani alışverişe çıktığımızda, karşılaştırmalı fiyatlar ve karşılaştırılmış ürün özellikleri hep gözümüzün önünde olacak. Yani kısacası bu teknoloji sayesinde, her birimiz gözünün önünden sürekli bir takım bilgiler geçen birer terminatör gibi olacağız. İnsanların işlerini, hobilerini, ilişki durumlarını anında öğrenirken, yolda bizi bekleyen tehlikeleri, çevremizdeki arkadaşları, hatta nesnelerin arkasını görebileceğiz.
Görüntü teknolojisindeki bir diğer önemli ilerleme de gözlük yardımı olmadan üç boyutlu görüntü yaratma teknolojisi olacak. Bu sayede mimarlar tasarladıkları yapıları daha inşa edilmeden, turistler bir kente gitmeden bire bir üç boyutlu olarak görebilecek.
Görüntüleme teknolojisindeki bir diğer değişim de her yeri birer akıllı iletişim mecrası haline getirecek olan esnek ekranlar olacak. Esnek ekranlı cep telefonları, kağıt kadar ince ve ucuz bilgisayarlar hayatımızın bir parçası haline gelecek. Bu sayede duvar kağıtlarımız ihtiyacımız olduğunda bizle konuşacak. Ne mi konuşacak? Bedeninizdeki verileri anında alabilecek robo-doktorlar sağlık durumunuzu izleyecekler ve örneğin duvar kağıdınızdan sizle konuşup sağlığınızla ilgili tavsiyelerde bulunacaklar. Michio Kaku, bu uygulamaların sağlık harcamalarında ciddi bir düşüş sağlayabileceğini söylüyor. Buna benzer şekilde, istediğiniz özel öğretmenler, sanal eğlence, üç boyutlu oyunlar ve şu anda tahmin edemediğimiz birçok uygulama, evinizin ve ofisinizin duvarlarında olacak. Bilgisayar ve ekranların kağıt kadar incelip ucuzlaması, hayatımıza kağıt gibi kullanılıp atılabilen bilgisayarları sokacak.
Bugün medya, müzik ve yayıncılığın dijitalleşmesi gibi, ilerleyen yıllarda eğitim, sağlık, ulaşım ve perakende sektörleri de hızla dijitalleşecek. Örneğin otomobiller yapay zeka ve uydu teknolojisi sayesinde artık kendi kendilerine gidebilecek. Böylece trafik kazaları ve trafik sıkışıklığı büyük ölçüde sona erecek.
Kaku'nun önemli öngörülerinden biri de perakende sektöründe kitlesel üretimden “kitlesel kişiselleştirme”ye geçilmesi. Perakendede gidişatın bu yönde olduğunu, önceki yıllarda paylaştığımız trend raporlarından gayet iyi biliyoruz. “Mass customization” tam olarak gerçekleştiğinde belki üretim firesi ve fazla üretimden kaynaklanan kirliliğin de önüne geçebilecek. Çünkü bu yapılabildiğinde, üretilen her şey müşterinin istediği gibi olacak, müşteriye uymayan hiç bir şey üretilmeyecek.
Görüntüleme teknolojisinin neredeyse nano boyutlara inmesi, sağlık alanında da önemli gelişmelere neden olacak. Küçük hap kameralar sayesinde bugün oldukça zahmetli olan birçok işlem son derece kolaylaşacak. Akılı tuvaletler ve akıllı DNA cipleri sizi sürekli DNA taramasından geçirerek, kanser gibi hastalıkların oluşmasından on yıl önce sizi uyaracak.
Peki, bütün bu gelişmeler karşısında girişimcilerin ne yapması gerekiyor? Michio Kaku, değişime direnmeme ve değişimden faydalanma çağrısı yapıyor. Rekabetin artacağı, müşterinin daha fazla bilgi ve veri işleme olanağının olduğu, yani bugünkünden daha fazla kral olduğu günler bizi bekliyor.
Bu ortamda hayatta kalabilmek için de markaya ve konumlamaya daha fazla odaklanmak gerekiyor. Bunun yanında pazarlamanın da veri madenciliğine ve büyük veri işlemeye de önemli bir kaynak ayırması gerekiyor.